İlk yazıma bir-iki küçük alıntı ile başlamak istiyorum.
Tepkici Melekler
"Bu dünyada hiçbir şey kendi yerini bulmuş değildir, başta bizzat dünya olmak üzere... Öyleyse, 'insan adaletsizliği'ni seyrederken hiç şaşırmamak gerekir. Toplumun düzenini reddetmek de kabul etmek de aynı şekilde abestir: Onun iyi veya kötü yönde değişimlerine, ümitsiz bir tutuculukla maruz kalmaya mecburuz; tıpkı doğuma, aşka, iklime ve ölüme maruz kaldığımız gibi. Hayat yasalarının başında çürüme gelir: Kendi kalıntılarımıza, cansız nesnelerin kendi kalıntılarına olduklarından daha yakınızdır; onlardan önce pes ederiz ve yok edilmez gibi görünen yıldızların bakışları altında kaderimize doğru koşarız. Ama bizzat yıldızlar da, sadece yüreğimizin ciddiye aldığı, sonra da istihza noksanlığının kefaretini büyük acılarla ödediği bir evrenin içinde ufalanırlar...
Tanrı'nın ve insanların adaletsizliğini hiç kimse düzeltemez: Her fiil, kökendeki Kaos'un, görünürde örgütlenmiş, özel bir durumudur. Kökü çağların başlangıcına dayanan bir girdabın içinde sürükleniriz; o girdabın düzen çehresine bürünmüş olması da, sadece bizi daha iyi kapıp sürüklemek içindir..."
E.M.Cioran
Çürümenin Kitabı(1949)
Boşluğun Yelpazesi
"Filancayı şu hedefin peşinde, falancayı başka bir hedefin peşinde gördüm; insanları, birbirini tutmayan konularla büyülenmiş, her biri aşağılık ve tanımlanamaz olan tasarı ve düşlerin sihrine kapılmış gördüm. İsraf edilen onca ateşliliğin nedenlerine akıl erdirmek için her durumu tek tek incelerken, her hareket ve her çabanın anlamsızlığını anladım. İnsanı yaşatan hatalardan etkilenmeyen tek bir hayat var mıdır? Kökleri küçük düşürücü olmayan, sebepleri icat edilmiş olmayan, arzularla ortaya çıkmış mitoslara sahip olmayan tek bir berrak ve şeffaf hayat var mıdır? Her tür yararlılıktan arınmış fiil nerededir? Akkorluktan tiksinen güneşte mi? İmansız bir evrendeki melekte mi? Yoksa ölümsüzlüğe terk edilmiş bir dünyadaki aylak solucanda mı?
Kendimi bütün insanlara karşı savunmak, çılgınlıklarına tepki göstermek ve bunun kaynağını ortaya çıkarmak istedim; dinledim ve gördüm - ve korktum: Aynı sebeplerle ya da herhangi bir sebeple hareket etmekten, aynı hayaletlere ya da tamamen başka bir hayalete inanmaktan, aynı sarhoşluklara ya da tamamen başka bir sarhoşluğa gömülmekten korktum.
...
Sırrımızı -yanılsamalarımızı- mezara götürdüğümüzü, soluğumuzu canlandıran esrarengiz hatayı atlatamadığımızı, hazların ve hakikatlerin hükümsüzlük açısından denk oldukları kestirilemediği için fahişelerle kuşkucular dışında herkesin yalana battığını düşünmek insanın aklını karıştırır.
...
İnsanların var olmak ve harekete geçmek için sarıldıkları nedenleri, kendimde ortadan kaldırmak istedim. Sözle anlatılmayacak kadar normal bir hale gelmek istedim, -şimdi de sersemlemiş bir halde, budalalarla aynı düzeyde ve onlar kadar boşum."
E.M. Cioran
Çürümenin Kitabı(1949)
Cioran okumayı, dili ve içeriği kaldırabileceği hususunda kendine güvenen herkese tavsiye ederim. Aradan birkaç fikir çekip kendi düş dünyamdakilerle sahip olduğu paralelliği görmek beni mutlu ediyor. Yine de her insan farklı hayatlar yaşar ve farklı etkilere karşı farklı tepkisel yargılar oluşturur. Bu doğrultuda; fanatik bir takipçi olmak yerine, ihtiyaç duyulan faydayı alarak mevcut fikirleri, değişen dünya şartlarına uygun ve çok daha güçlü konumlara taşımak gerekir. Zira fanatik şekilde takipçilik, başkasının 'şahsiyetiyle' kendine fayda sağlama çabasıdır ve aşağılık bir davranıştır. Bize sağladığı özgün yönlendirmeleri ve göstermiş olduğu çaba için Cioran'a teşekkürler.